Korfu , Yüzyıllık gelenek ve görenekleriyle On İki Ada’da rüzgarlarla yontulmuş vahşi ve el değmemiş bir güzellik
Akdeniz’in Diğer Kolundaki Aşk Adası
Aslında Akdeniz’in birer parçası sayılan Ege ve İyon Denizleri irili ufaklı birçok adayı da barındırıyorlar. Korfu Adası da bunlardan birisi ve İyonya adaları olarak bilinen adalar grubunun en büyüğü. Öyle en büyük olmasına bakmayın ama. Bir uçtan bir uca olan toplam mesafe 64 km ve bir saatlik bir yolculukla tamamlanabiliyor. Çevresindeki küçük adacıklarla birlikte nüfusu 100.000’e kadar çıkıyor.
Fransızca Canal d’amour yani aşk kanalı bu adada bulunuyor. Efsane bu ya, bu kanalda yüzenlerin ruh ikizlerini bulacakları söyleniyor.
Yunan Adalarında Yeşil İstisnası
Korfu, Yunanistan’ın elinde olan yeşile doyabileceğiniz ender adalardan birisidir. Yüzlerce yıllık zeytin ağaçları, okaliptuslar, selviler ile Korfu; masmavi denizin ortasında bir vaha görünümü veriyor. Kayalık yapısı ve kayalığın denizle buluştuğu yerde, kayalıkların devamı gibi duran uzun ve koyu yeşil serviler, muhteşem bir görüntü sunuyor. İşin en ilginç yanını ise tüm bu yeşilliğin onca tatil köyü ve turizm tesisine rağmen kendini koruması oluşturuyor.
Osmanlı’ya Yâr Olmasa da Herkesin Uğrak Yeri
Korfu’da ilk yerleşimin M.Ö 730’lara dayandığı söyleniyor. Sırasıyla Yunan, Roma, Bizans ve Venedik hâkimiyetinde kalan adaya Kanuni döneminde ilk çıkarma yapılmışsa da ada ele geçirilememiştir. 1799 yılında ada zaptedilse de sadece 8 yıllık bir hâkimiyet kurulabilmiş ve 1807’de Fransa’nın eline geçmiştir. Adada hakimiyet kuranların dışında; İngiliz, Avusturya, Alman ve hatta Rusların izlerine rastlanıyor.
Tarihsel Merkez UNESCO’nun Dünya Mirası Listesinde
Korfu; 2007 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine dahil ediliyor. Bir tarafta neoklasik anlayış ile yapılmış görkemli binaları diğer yanda çamaşır ipleriyle dolu dar sokakları ile Korfu’da dolaşırken başka dünyalara akıp gideceksiniz. Asıl gelir kaynağı olan turizm, bu yapı bozulmadan lüks otellerde huzurlu ve konforlu bir tatil imkânını da ziyaretçilerine sunuyor.
Ada Diyerek Geçmeyin
Korfu, yüzölçümü olarak küçük olsa da Yunanistan adalarının en zengini olduğu biliniyor. Balkanların en büyük Meydanlarından Spianada Meydanı (Esplanade) da bu sevimli adada bulunuyor. Farklı devletlerin hakimiyetinde bulunması farklı mimari yapıların varlığına sebep olsada tarihi mimarisinde Venediklilerin izleri ağırlığını hissettiriyor. Adada, küçük olmasına rağmen kriket ve golf sahaları da bulunuyor.
Korfu adasının bir diğer özelliğini de diğer adalar gibi sessizliğin hâkim olmaması oluşturuyor. Özellikel Türkiye’ye yakın Ege adalarının sükunetini burada bulmak mümkün görünmüyor. Yerli nüfus olarak daha yoğun olan Korfu’nun turizm açısından da cazibesi diğer adalara göre kalabalığı önemli ölçüde artırıyor.
Korfu’da Nerelere Gidilir?
Korfu adası, tek başına düşünüldüğünde yüzölçümü açısından küçük olsa da çevresindeki adalar, tarihi yapısı ve doğal güzellikleriyle birkaç gününüzü ayırmanız gereken yeler arasında bulunuyor. Adaya gitmişken; St Michael, St Georgiou, Mon Repos, Achilleon sarayları, Katolik katedrali, Kaiser’in Rasathanesi, Kapodistrias konağı, İyonya Parlamentosu ve Korfu kalesini görmek gerekiyor.
Adanın kuzeydoğu kısmı en bakir bölgesini oluşturuyor. Dik arazi yapısı, bu bölgede araçla her yere ulaşımı engellediğinden nispeten bakir olan bu bölgenin yüksek yamaçlarında ağırlıklı olarak İngilizlere ait villalar bulunuyor.
Korfu; eğlence açısından da diğer adalardan daha çok imkân sunuyor. Kumkat likörünün tadına bakmak, de Korfu’lu aşçıların marifetli elleriyle hazırladıkları deniz ürünlerini de tatmanızı tavsiye ediyoruz.
